ABD Başkanı Joe Biden’ın 5 Kasım 2024 tarihinde yapılacak başkanlık seçimlerinde adaylıktan çekilme kararını açıklamasının ardından, Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in adaylığına ve destek mesajlarına odaklanıldı. Biden’ın bu kararı, Harris için büyük bir fırsat ve sorumluluk anlamına gelirken, Harris’in destek açıklamaları ve kampanya stratejileri dikkat çekti. Harris, Biden’ın desteğini almak ve Başkan Yardımcısı olarak seçilme onurunu yaşamakla birlikte, seçimlerde Donald Trump’ı yenmek amacıyla Demokrat Parti’yi ve ülkeyi birleştirme hedefini sürdüreceğini ifade etti. Ayrıntılar haberimizde…
Joe Biden’ın seçim yarışından çekilmesinin ardından Kamala Harris, Biden’ın desteğini büyük bir onur olarak değerlendirdi ve bu süreçte destek mesajı verdi. Harris, Biden’ın kararını “özverili ve vatansever” olarak nitelendirirken, Biden’ın ABD halkını ve ülkesini her şeyin üstünde tuttuğunu vurguladı. Harris, seçim gününe kadar 107 gün olduğunu hatırlatarak, bu süre zarfında birlikte mücadele edeceklerini ve zafer için çaba göstereceklerini belirtti. Seçim kampanyasında Donald Trump’ı hedef alarak, Demokrat Parti’yi ve ülkeyi birleştirme sözü verdi. Harris’in bu açıklamaları, Biden’ın stratejisinin devam ettirilmesi ve seçmen tabanının genişletilmesi yönündeki kararlılığını ortaya koyuyor.
KAMALA HARRİS KİMDİR? SİYASİ KARİYER HAYATI

Kamala Harris, eğer Demokrat Parti’nin adaylığını kazanıp 5 Kasım’daki başkanlık seçimlerini geçerse, ABD’nin ilk kadın başkanı olacak. Harris, 1964 yılında California’nın Oakland şehrinde, Hindistan’dan ABD’ye göç eden bir biyolog anne ve Jamaika’dan ABD’ye göç eden bir ekonomi profesörü babanın çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesinin göçmen kökenleri, Harris’in politik ve sosyal bakış açısını şekillendiren önemli bir etken oldu.
Üniversitede hukuk eğitimi alarak kariyerine adım atan Harris, uzun yıllar San Francisco’da savcı olarak görev yaptı. 2010 yılında California Başsavcılığı için adaylığını koydu ve eyalet tarihinde seçilen ilk siyahi ve ilk kadın başsavcı olarak tarihe geçti. 2014 yılında ikinci dönem için tekrar seçilen Harris, etkili bir hukukçu olarak tanındı ve devletin hukuk sistemindeki önemli reformlara öncülük etti.
Harris, 2016 yılında yapılan başkanlık seçimlerinde California’dan Kongre’ye giren ilk Güney Asya kökenli ve ikinci siyahi senatör olarak görev aldı. Bu görev süresince, Harris adını özellikle Donald Trump’ın 28 Ocak 2017 tarihinde imzaladığı ve 7 Müslüman ülkenin ABD’ye seyahatlerini yasaklayan genelgeye karşı gösterdiği sert tutumla duyurdu. 2017’de Trump’ın kabine ve üst düzey atamalarına yönelik eleştirileriyle dikkat çeken Harris, aynı yıl Senato Yargı Komitesi üyeliğine seçildi.
Harris, Rusya’nın 2016 başkanlık seçimlerine müdahalesiyle ilgili Senatodaki soruşturmalarda da aktif bir rol üstlendi. Özellikle Adalet Bakanı William Barr’ı “Mueller raporu” üzerine Senato’da sorgulaması, medya tarafından geniş bir şekilde yer aldı ve Harris’in hukuk alanındaki etkili tutumunu gözler önüne serdi.
Senatodaki görev süresi boyunca Harris, Yargı Komitesinin yanı sıra Senato İç Güvenlik ve Devlet İşleri Komitesi, Seçilmiş İstihbarat Komitesi ve Bütçe Komitesinde de yer aldı. Bu komitelerdeki görevleri, Harris’in geniş bir politika yelpazesinde etkili bir temsilci olduğunu ve çeşitli hükümet işleyişleri konusunda derinlemesine bilgiye sahip olduğunu gösterdi.
3 Kasım 2020 tarihinde düzenlenen başkanlık seçimlerinin ardından, Kamala Harris, ABD tarihinin başkan yardımcısı olan ilk siyahi, Hindistan ve Karayip kökenli kadın olarak tarihe geçti. Biden yönetiminde Başkan Yardımcısı olarak görev süresince, 19’dan fazla ülkeye seyahat etti ve 150’den fazla dünya lideriyle görüşmeler gerçekleştirdi. Harris, Biden ile birlikte ekonomiye yatırım yaparak istihdamı artırmak için çeşitli stratejiler geliştirdi ve uyguladı.
Harris’in, ırkçılık, cinsiyetçilik, kürtaj ve LGBTQ hakları konularındaki savunuculuğu, onun toplumsal eşitlik ve adalet konularındaki kararlılığını pekiştirdi. Bu konulardaki çalışmaları, Harris’in yalnızca hukuk alanında değil, toplumsal politikalar açısından da etkili bir figür olduğunu gösterdi.
Kamala Harris’in Biden’ın çekilmesinin ardından başkanlık seçimlerinde aday olarak gösterilmesi, ABD siyasi arenasında büyük bir değişim ve yeniden yapılandırma sürecinin habercisi olarak değerlendiriliyor. Harris’in seçim kampanyası, Biden’ın mirasını devralarak, Trump karşıtı bir strateji ile Demokrat Parti’nin seçim başarısını hedefliyor. Harris’in, bu süreçteki performansı, hem Demokrat Parti’nin hem de ABD’nin siyasi geleceğini şekillendirme potansiyeline sahip. Seçim süreci boyunca Harris’in kampanya stratejileri, seçmenlerin ilgisi ve desteği açısından belirleyici bir rol oynayacaktır.
